Herkese Merhaba! Bugün The Originals Yükseliş kitabının yorumuyla karşınızdayım. Öncelikle aşağıya kısa bir kitap konusu bırakıp ardından yorumuma geçeceğim.
**KİTAP KONUSU**
AİLE GÜÇTÜR
Köken Vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.
1722 yılında New Orleans’a ayak basan Köken Vampirler Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson tehlikeli geçmişlerini arkalarında bıraktıklarını zannederler. Ne var ki bölgelerini kimseyle paylaşmak istemeyen cadılar ve kurt adamlar bu kanunsuz şehirde cirit atmaktadır. Üstelik çok yakında gerçekleşmesi planlanan bir evlilikle birlikte aralarındaki ittifak sonsuza dek mühürlenecektir. Ama düşmanları birbirine düştüğünde kendilerini çok daha güvende hisseden Köken Vampirlerin şehri bu iki klana teslim etmeye hiç niyetleri yoktur. Özellikle de müstakbel gelin Vivianne’e gönlünü kaptıran Klaus’un. Elijah ailesi ile birlikte güvende olabilecekleri bir yuva aramakla, Rebekah da Fransız ordusunu kendi saflarına katmakla uğraşırken aşk sarhoşu Klaus hem kendisini hem de ailesini büyük bir tehlikeye atacak olayların içine sürüklenmektedir
***
**KİTAP YORUMU**
Kitabın çıkacağını ilk duyduğumda büyük bir şok geçirdim çünkü Klaus Mikaelson en sevdiğim dizi karakteri. Telefonumun duvar kağıdına kadar işlemiş bir adam. Tabii kökenleride en az Klaus kadar seviyorum. Diziyi hiç kaçırmadan her hafta izliyorum. Hepsi birbirinden çok ayrı karakterler olsa da birbirlerini tamamlıyorlar ve çok uyumlular. Tabii dizinin bu kadar sıkı takipçisi olunca kitabıda çok merak ettim.
Kapağında Joseph Morgan'ın olması mutluluğumu iki kata çıkardı. Kitabı elime aldığımda küçük bir sevinç gösterisi yapmış olabilirim. Hatta arkadaşlarım bana delirmişim gibi bakmışta olabilir ama tabii bu sevincime engel olmadı. Bir süre kimse elimden alamadı kitabı. :D Kırmızıdan başka bir renk düşünemiyorum bu kitap için. O yüzden tasarımını ben çok beğendim. Go Kitap her kitabı orjinaline en yakın ve en iyi şekilde bastığı için sevdiğim yayınevleri arasında. Zaten mıktanıs detayını çok seviyorum ve her defasında dile getiriyorum.
Kitabın diziyle alakası yok çünkü dizi günümüzü anlatıp çok az flashbacklerle geçmişe dönerken kitap detaylı bir şekilde geçmişi ele alıyor. Diziyi izleyen ve kökenlerin geçmişini merak edenler için kitabın çevrilmesi gerçekten çok güzel.
Karakterlerin kişiliklerinde hiçbir değişiklik yok fakat Klaus'u ilk defa bu kadar aşık görmek beni biraz yıktı. Ben bu adama hiçbir kızı yakıştıramıyorum. Sadece kökenleri, The Vampire Dairies dizisinde izlerken Klaus'un Caroline ile olan yakınlaşması beni çok etkilemişti ve bu yüzden destekliyordum. Ama bizim sevgili senaristimiz bu çiftide çok güzel bir şekilde harcadı. Dizinin senaristi ve kitabın yazarı Julie Plec'i seven dizi hayranı pek yok zaten. :D
Ben kitabı beğendim, sıkmadı ve akıcıydı. Zaten senaryo tadında bir şeyler bekliyordum ve haksız çıkmadım. Kitaplarda çoklu anlatım olunca herkesi daha kolay ve neyi neden yaptığını daha detaylı anlayabiliyorsun ve bu kitap içinde geçerliydi bu.
Herhalde kitapta sevmediğim tek nokta Vivianne. Dizide de olduğu gibi Klaus'a yaklaşan hiçbir kızı sevemiyorum maalesef. Bu benimle ilgili bir problem. Hatta kıskançlık. :D Yarı kurt adam yarı cadı olan bu kızımız Klaus'un gönlünü çalıyor ve bir nebzede olsa ortalığın karışma sebebi oluyor. Bir de Kurt ve cadı dayanışması var ki sırf kökenlere zararlar diye insan ikisinden de soğuyor.
Yine bir şekilde Klaus'un üzülmesi benide çok üzdü. Bir türlü mutlu olamıyor şu adam. Sanırım Julie Plec karakterlerini bu şekilde yazmayı seviyor çünkü The Vampire Diaries dizisinin yakışıklısı Damon'da da aynı havayı seziyorum. Kökenlerin tek sevmediğim yanı her defasında düşünce zıtlığından ayrılıp bir türlü bir arada olamamaları ve sonradan toparlanıp tam bir aile olmalarının gerektiğinin farkına varabilmeleri. Başta birliği ve bütünlüğü sağlamış olsalar belkide düşmanları yenmek daha kolay olacak ve yıpranmayacaklar.
Klaus'u zaten çok seviyorum ama onun ağzından okuyup, duygularının daha derin işlenmesini okumak çok keyif verdi. Klaus'u yaşadıklarının birikimiyle güçlenip, yıkılmadım ayaktayım tarzında değil de acıları,duyguları daha yoğun hissettiği zamanlarında okumuş oldum. Her ne kadar hüzünlendirse de bu hallerini seviyorum.
Çeviride ve yazımda gözüme çarpan yanlışlıklar göremedim, gayet iyiydi. Spoilersiz yeterince detaylı anlatmaya çalıştım ve umarım başarmışımdır. Kısaca benim tabirimle oldukça ekşınlı bir kitaptı. :) Neden bilmiyorum ama bir puan kırarak bu kitabın hakkının dört olduğunu düşünüyorum. Vicdanım her ne kadar sızlamış olsa da. :) Serinin devamını merakla beklerken sizlere de hem diziyi hemde kitabı çokça öneriyorum. Mutlaka alın okuyun ve diziyi de izleyin.
Tur çekilişi için
Facebook, İnstagram ve aşağıdaki
Rafflecopter'dan katılabilirsiniz. Bir sonraki kitap yorumunda görüşmek üzere. :)