24 Kasım 2015 Salı

The Originals Anlatışmamış Hikaye / Yükseliş - KCBT


Herkese Merhaba! Bugün The Originals Yükseliş kitabının yorumuyla karşınızdayım. Öncelikle aşağıya kısa bir kitap konusu bırakıp ardından yorumuma geçeceğim. 

**KİTAP KONUSU**

AİLE GÜÇTÜR

Köken Vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.

1722 yılında New Orleans’a ayak basan Köken Vampirler Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson tehlikeli geçmişlerini arkalarında bıraktıklarını zannederler. Ne var ki bölgelerini kimseyle paylaşmak istemeyen cadılar ve kurt adamlar bu kanunsuz şehirde cirit atmaktadır. Üstelik çok yakında gerçekleşmesi planlanan bir evlilikle birlikte aralarındaki ittifak sonsuza dek mühürlenecektir. Ama düşmanları birbirine düştüğünde kendilerini çok daha güvende hisseden Köken Vampirlerin şehri bu iki klana teslim etmeye hiç niyetleri yoktur. Özellikle de müstakbel gelin Vivianne’e gönlünü kaptıran Klaus’un. Elijah ailesi ile birlikte güvende olabilecekleri bir yuva aramakla, Rebekah da Fransız ordusunu kendi saflarına katmakla uğraşırken aşk sarhoşu Klaus hem kendisini hem de ailesini büyük bir tehlikeye atacak olayların içine sürüklenmektedir

***

**KİTAP YORUMU**



Kitabın çıkacağını ilk duyduğumda büyük bir şok geçirdim çünkü Klaus Mikaelson en sevdiğim dizi karakteri. Telefonumun duvar kağıdına kadar işlemiş bir adam. Tabii kökenleride en az Klaus kadar seviyorum. Diziyi hiç kaçırmadan her hafta izliyorum. Hepsi birbirinden çok ayrı karakterler olsa da birbirlerini tamamlıyorlar ve çok uyumlular. Tabii dizinin bu kadar sıkı takipçisi olunca kitabıda çok merak ettim. 

Kapağında Joseph Morgan'ın olması mutluluğumu iki kata çıkardı. Kitabı elime aldığımda küçük bir sevinç gösterisi yapmış olabilirim. Hatta arkadaşlarım bana delirmişim gibi bakmışta olabilir ama tabii bu sevincime engel olmadı. Bir süre kimse elimden alamadı kitabı. :D Kırmızıdan başka bir renk düşünemiyorum bu kitap için. O yüzden tasarımını ben çok beğendim. Go Kitap her kitabı orjinaline en yakın ve en iyi şekilde bastığı için sevdiğim yayınevleri arasında. Zaten mıktanıs detayını çok seviyorum ve her defasında dile getiriyorum.



Kitabın diziyle alakası yok çünkü dizi günümüzü anlatıp çok az flashbacklerle geçmişe dönerken kitap detaylı bir şekilde geçmişi ele alıyor. Diziyi izleyen ve kökenlerin geçmişini merak edenler için kitabın çevrilmesi gerçekten çok güzel. 

Karakterlerin kişiliklerinde hiçbir değişiklik yok fakat Klaus'u ilk defa bu kadar aşık görmek beni biraz yıktı. Ben bu adama hiçbir kızı yakıştıramıyorum. Sadece kökenleri, The Vampire Dairies dizisinde izlerken Klaus'un Caroline ile olan yakınlaşması beni çok etkilemişti ve bu yüzden destekliyordum. Ama bizim sevgili senaristimiz bu çiftide çok güzel bir şekilde harcadı. Dizinin senaristi ve kitabın yazarı Julie Plec'i seven dizi hayranı pek yok zaten. :D 

Ben kitabı beğendim, sıkmadı ve akıcıydı. Zaten senaryo tadında bir şeyler bekliyordum ve haksız çıkmadım. Kitaplarda çoklu anlatım olunca herkesi daha kolay ve neyi neden yaptığını daha detaylı anlayabiliyorsun ve bu kitap içinde geçerliydi bu. 



Herhalde kitapta sevmediğim tek nokta Vivianne. Dizide de olduğu gibi Klaus'a yaklaşan hiçbir kızı sevemiyorum maalesef. Bu benimle ilgili bir problem. Hatta kıskançlık. :D Yarı kurt adam yarı cadı olan bu kızımız Klaus'un gönlünü çalıyor ve bir nebzede olsa ortalığın karışma sebebi oluyor. Bir de Kurt ve cadı dayanışması var ki sırf kökenlere zararlar diye insan ikisinden de soğuyor. 

Yine bir şekilde Klaus'un üzülmesi benide çok üzdü. Bir türlü mutlu olamıyor şu adam. Sanırım Julie Plec karakterlerini bu şekilde yazmayı seviyor çünkü The Vampire Diaries dizisinin yakışıklısı Damon'da da aynı havayı seziyorum. Kökenlerin tek sevmediğim yanı her defasında düşünce zıtlığından ayrılıp bir türlü bir arada olamamaları ve sonradan toparlanıp tam bir aile olmalarının gerektiğinin farkına varabilmeleri. Başta birliği ve bütünlüğü sağlamış olsalar belkide düşmanları yenmek daha kolay olacak ve yıpranmayacaklar.

Klaus'u zaten çok seviyorum ama onun ağzından okuyup, duygularının daha derin işlenmesini okumak çok keyif verdi. Klaus'u yaşadıklarının birikimiyle güçlenip, yıkılmadım ayaktayım tarzında değil de acıları,duyguları daha yoğun hissettiği zamanlarında okumuş oldum. Her ne kadar hüzünlendirse de bu hallerini seviyorum. 



Çeviride ve yazımda gözüme çarpan yanlışlıklar göremedim, gayet iyiydi. Spoilersiz yeterince detaylı anlatmaya çalıştım ve umarım başarmışımdır. Kısaca benim tabirimle oldukça ekşınlı bir kitaptı. :) Neden bilmiyorum ama bir puan kırarak bu kitabın hakkının dört olduğunu düşünüyorum. Vicdanım her ne kadar sızlamış olsa da. :) Serinin devamını merakla beklerken sizlere de hem diziyi hemde kitabı çokça öneriyorum. Mutlaka alın okuyun ve diziyi de izleyin.

Tur çekilişi için Facebook, İnstagram ve aşağıdaki Rafflecopter'dan katılabilirsiniz. Bir sonraki kitap yorumunda görüşmek üzere. :)




22 Kasım 2015 Pazar

The Originals Yükseliş / Anlatılmamış Hikaye - Ön Okuma - KCBT

Herkese Merhaba! Yeni bir blog tur ve bu sefer benim için çok özel çünkü beni tanıyanlar tam bir Klaus aşığı olduğumu bilirler. Bu adamın yeri bende çok ayrı. <3 Bu yüzden kitap tam benlik. Sayfalar akıp gidiyor, heyecan tavan derken merak edenler için bir ön okuma paylaşıp hala almayanların kanına girelim dedik. :D Keyifli okumalar dilerim. :)
Dikkat! Rafflecopter çekilişi aşağıda :) a Rafflecopter giveaway

12 Temmuz 2015 Pazar

Hayallerim Ruhumu Öpüyordu - Necdet Akkan

Hüzünlendiğim, tebessüm ettiğim, sinirlendiğim ve çok olmasa da arada şaşırdığım bir kitaptı. İlk sayfalarından bu çiftin sonunun nasıl bittiğini tahmin edebiliyorsun. Gerçekten çok aşık ve pes etmeyen bir Kerem okuyacaksanız. Isabel'e olan aşkı ve sevgisi yüzünden "böyle erkekler var mı?" diye düşündürdü bana. İlk görüşte aşık olduğu kadına o kadar bağlanıyor ki gördüğü ilk günden beri aklından onu çıkartamıyor. Isabel'in bir sonra ki gelişini dört gözle bekliyor. Ve her salı bu çiftin aralarındaki günden güne yakınlaşmalarını ve tatlı sohbetlerini okumak kalıyor bize.

Ama gel geleyim kızımız beni çok sinirlendirdi hatta çıldırttı diyebilirim. Bir yakın bir uzak tavırları, Kerem'i süründürmesi ve daha birçok sinir bozucu davranışı oldu. Hatta Kerem'in, Isabel'in peşini bıraksın istedim. Gerçi sonunda her şeyin bir açıklaması oldu ve Isabel'e yumuşadım. Ama kitabın sonuna gelene kadar daha çok şey var.

Kitapta sevmediğim şeyler oldu mu? Evet, oldu. Hemen hemen çoğu cümlede "A!" geçmesi itici geldi bana. Kapak daha güzel olabilirdi ama kitaba uymuyor desem yalan olur. Ama rengi gerçekten çok hoş. Mor ve tonları zaten en sevdiğim renkler.

Bazı olayların gereksiz uzatıldığını ve eklenmemesi gereken sahneler olduğunu düşünüyorum. Bir yere bağlanmasını beklediğim şeyler sonuçsuz kaldı mesela. 

Bu zamana kadar o kadar sade dillerde kitap okumuşum ki bu kitabı okuyunca bir süre kendime gelemedim. Sıkıldım ve bitsin istedim. Ama bir süre alışınca meğer sorun bendeymiş dedim. :D Bu tamamen kitabı kötülemek değil benim sade dilde kitaplar okuduğum demektir. Yani ben öyle düşünüyorum. Ve kesinlikle okurken yazarın ne kadar kültürlü biri olduğunu göreceksiniz.

Sonunda çok şaşıracaksınız diyemem. Belki beklemediğiniz bir son olabilir. Mesela ben daha farklı bir son düşünüyordum. Tüm bunların dışında romantik sevenlerin mutlaka seveceği bir kitap. Buram buram aşk kokuyor her sayfasında.

Bilgisayarım bozulunca yorumları telefondan girmek zorunda kaldım. :( Yaz tatili gelsin diye can atıyordum ama aksilikler bir türlü peşimi bırakmıyor. Şimdilik bu kadar, başka bir kitap yorumunda görüşmek üzere. Herkese bol kitaplı tatiller. :)

2 Temmuz 2015 Perşembe

Tehlikeli Temas - Kitap Yorumu - KCBT



Orjinal Adı : Fallen Too Far 
Yazarı : Abbi Glines 
Yayınevi : Pegasus
Sayfa Sayısı: 256


Herkese selam! Nasılsınız? Ben hala çok yoğunum. Üstelik iki gündür yaşamadığım aksilik kalmadı. Yorumu yayınlayabilmek için komşuma gelmek zorunda geldim. :D Yaz gelince işlerim biter, tatil yaparım sandım ama malesef beklediğim gibi olmadı. :(  Bu konuları anlatarak sizi daha fazla sıkmak istemiyor ve hemen kitap yorumuna geçiyorum.

Bugün, turunu düzenlediğimiz Tehlikeli Temas'ın yorumuyla karşınızdayım. Pegasus'tan çıkacağını duyduğumdan beri merak ettiğim bir kitaptı. Kapağını çok beğendim ve kitaba çok uydurdum. Kapaktaki çiftler tam Rush ve Blaire'ı anlatıyor. Yaza denk gelen bu tur içimi açtı ne yalan söyleyeyim. Üstelik orjinal kapağın kullanılması çok güzel olmuş. 

Konusunu kısa tutmak istiyorum çünkü daha önce tur yorumunu yapan canavarlar detaylı bir şekilde anlattılar. Blaire, annesinin bir hastalık yüzünden ölmesinin ardından uzun zamandır görmediği ve pek sevgi beslemediği babasının yanına gelmek zorunda kalıyor. Rosemary Sahili'ne geldiğinde babasının Paris'e tatile gittiğini öğreniyor. Şans eseri henüz tanımadığı üvey kardeşi Rush'ın bir arkadaşı, Blaire'ı görüyor ve bu sayede Blaire, babasının yokluğunda Rush ile tanışıyor. 

Blaire çok zor durumda ve hiç parası yok. Babasının yanına gelmeden önce tüm şansını denemiş ve elindekileri sonuna kadar kullanmış. Rush, bu durumda ona kısa süreli evini açıyor. Devamında zaten olaylar gelişiyor ve bu çift birbirinden uzak kalamıyor. 

Kitap beklentimin daha üstündeydi. Başlamadan önce çok beğeneceğimi düşünmüyordum ama merak ediyordum. Bu kadar akıcı olacağı ve hoşuma gideceğini düşünmemiştim. Bazı kitaplarda satırları atlayarak okumak isteği oluşur ama bu kitapta yaşamadım. Oturup okumaya başlayınca başından ayrılamadım ve akıp gitti. Normalde bu tarz kitaplar çok okumuyorum. Ama Tehlikeli Temas'ı iyi ki okuma fırsatım olmuş dedim. Serinin diğer kitaplarının çevrilmesini sabırsızlıkla bekliyorum. 

Rush şımarık, çapkın, gününü gün eden bir tip. Ne kadar klasikleşmiş bir karakter olursa olsun ben çok sevdim. Blaire, sinir olmuş olsa da Rush'ın çekimine bir süre sonra dayanamıyor tabii. Okurken zaten dayanamayacağını biliyordum. Rush'ın tam tersine Blaire, çok güçlü bir karakter. Kimseye muhtaç olmadan kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor.

Ben kitabı çok sevdim ve herkese öneriyorum ama küçük bir uyarı yapmam gerektiğini düşünüyorum. Kitap 18 yaş ve üstü için daha uygun. Cinsellik içeren bir kitap olduğunu zaten anlamışsınızdır. Gerçi bu tür sevmem diyenleri bile sevdireceğini düşünüyorum. Bence önyargı ile yaklaşmamalısınız.

Daha anlatacağım çok şey var ama spoiler vermeden bitirmek istiyorum. Umarım sizlerde severek okursunuz. Bir sonraki kitap yorumunda görüşmek üzere. :)

Ayrıca turun son günündeyiz ve hala Facebook, İnstagram ve aşağıdan Rafflecopter çekilişine katılabilirsiniz. :)





1 Temmuz 2015 Çarşamba

Tehlikeli Temas - Playlist - KCBT

Herkese selam! Bugün tur kitabımız Tehlikeli Temas için playlist hazırladım. 
Şarkı isimlerinin üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Umarım severek dinlersiniz. :) 








Ayrıca yazarımız Abbi Glines okuyucuları için özel bir liste hazırlamış. 
Onları da sizle paylaşacağım. Ben çok sevdim. 













Listenin sonuna geldik! Kitabı okurken bunları da keyifle dinlersiniz umarım. 
Tehlikeli Temas çekilişine Facebook , İnstagram ve aşağıdaki Rafflecopter'dan katılabilirsiniz.

 Kitabın yorumunda görüşmek üzere. :)




30 Mayıs 2015 Cumartesi

Benim Uzak Yıldızım - Kitap Yorumu - KCBT








Orjinal Adı: These Broken Stars
Sayfa Sayısı: 519

Yayınevi: Go! Kitap

Çıkacağı duyulduğu andan itibaren herkes tarafından merakla beklenen ve kapağına âşık olduğum kitabın yorumunu girme zamanım geldi. Görselliğe çok önem verdiğimi her zaman çevreme söylemişimdir. Kapağına bakarak kitap aldığım bile çok olur. İçeriğiyle de kapağıyla da çok beğendiğim bir kitap oldu. Ben hiç spoiler vermeden tamamlayamam yorumumu. Bu yüzden biraz kızabilirsiniz ama engelleyemiyorum kendimi. :(
 Binbaşı Tarver, bir öğretmen çocuğu ve başarılarını emekleriyle kazanmış biri olarak sosyeteye katılabilmiş. Böyle sosyetik ortamlardan çok haz etmediğini anlıyoruz. Lilac ise evrenin en zengin adamının kızı. Babası yüzünden sürekli bir korumayla geziyor. Tarver, oradaki herkesten farklı olunca Lilac'ın dikkatini çekiyor elbette. Lilac'da şaşırtıcı bir şekilde üstün fizik bilgisiyle diğer kızlardan farklı olduğunu gösteriyor. Davette karşılaştıkları ilk andan birbirlerinden etkilenen bu ikili, bir gezegene düştüklerinde aralarında bir çekim olmaması zaten imkânsız olurdu.
Kitabın ilk sayfasında kısa bir diyalog var. Diyaloglar her yeni sahnenin başında farklı farklı çıkıyor karşımıza. Kurtulduktan sonra Binbaşı'nın sorgulanmasıyla ilgili hepsi. Bu yüzden kitap ne kadar akıcı olsa da mahsur kaldıkları gezegenden kurtulduklarını anlayabiliyoruz. Heyecan kaçtı diye düşünüyorsunuz şuan biliyorum. Bende böyle düşünmüştüm ama sonra aklıma Lilac geldi. Onun kurtulup kurtulmadığına dair hiçbir şey yoktu.
Sadece bilim kurgu değil fantastik öğelerde barındırıyor içinde. Lilac'ın duyduğu fısıltılar yüzünden aslında babasının aşırı koruma baskısından dolayı psikolojik sorunları olduğunu ve bu yüzden kafasında kendi kendine kurduğu bir şeyler olduğunu düşünmüştüm. Mesela Tarver ile hiç aralarında bir yakınlaşma olmamış ve kafasında onu kurtarıcısı olarak kurmuş gibi :p Hayal gücüm çok fazla tabii böyle bir şey olmadı :D (Bu cümle spoiler içerebilir okumak istemezseniz geçin.) Ama ileride Lilac'ın babası yüzünden sorunlar yaşayacaklarını anlamıştım.
Çok şaşıracağınız ve beklemeyeceğiniz şeyler bekliyor sizi. Oldukça akıcı bir kitaptı ve ben seve seve okudum. Sonunda "Böyle bitemez!" diyeceksiniz. Ben dedim ve hatta serinin ikinci kitabının Tarver ve Lilac'ı içermediğini duyduğumda yıkıldım. Ama güzel haber çok geç olmadan geldi ve ikinci kitapta çiftimizin de olacağını öğrendim.
 Go! Kitap'ın başarı çıtası gözümde sürekli artıyor. Kitapların orjinal kapağıyla basılması ayrı hoşuma gidiyor. Üstelik fiyatları da çok uygun. Böyle bir yayınevini sevmemek mümkün değil. :D
Daha fazla uzatmadan bitiriyorum yorumumu. Benden bu kitaba 4 puan. Peki, neden 5 değil diyecekseniz eğer çok çok etkilendiğim kitaplara sadece 5 verebiliyorum. Çok beğendim ama bana göre bu kitaba puan olarak dört daha uygun geldi. Blog turu çekilişlerimize katılmak isterseniz aşağıdaki sosyal medya isimlerine tıklamanız yeterli. :) Bir sonraki kitap yorumumda ve blog turunda görüşmek üzere. <3




İNSTAGRAM ÇEKİLİŞİ 

Rafflecopter çekilişi hemen aşağıda.

26 Mayıs 2015 Salı

Benim Uzak Yıldızım - Ön Okuma

Herkese merhaba! Ben yeni canavar Gözde. 19 yaşındayım. 
Kitap Canavarları'yla olan ilk turum, çok heyecanlıyım ve oldukça memnunum. :)
Çok uzatmadan ön okumayı sizinle paylaşıyorum. Keyifli okumalar. :)

ÖN OKUMA





Ön okumadan sonra Facebook çekilişinin yanında şansınızı arttırmak için Rafflecopter çekilişine katılmak isterseniz aşağıdan ulaşabilirsiniz. :)

a Rafflecopter giveaway



Katkılarından dolayı Go! Kitap'a çok teşekkürler. :)

8 Mayıs 2015 Cuma

BENİM UZAK YILDIZIM - Kitap Tanıtımı





Orjinal Adı: THESE BROKEN STARS 


Türkçe Versiyonu : BENİM UZAK YILDIZIM 



Yazar :  Amie Kaufman & Meagan Spooner

Yayınevi : GO!

Türü : Roman

Sayfa Sayısı : 
520




O GECENİN, DEVASA UZAY GEMİSİ İKARUS'TAKİ DİĞER GECELERDEN HİÇBİR FARKI YOKTUR. Ta ki o büyük felaket gerçekleşene ve İkarus yakınlardaki bir gezegene düşene dek. Elli bin yolcu kapasiteli gemiden yalnızca iki kişi kurtulmuştur: Evrenin en zengin adamının kızı Lilac LaRoux ve genç bir savaş kahramanı olan Binbaşı Tarver Merendsen.

Binbaşı Merendsen, Lilac gibi kızların insanın başına beladan başka bir şey getirmediklerini uzun zaman önce öğrenmiştir. Lilac da, Tarver’ın kendi iyiliği için, onu kendisinden uzak tutması gerektiğinin farkındadır. Ama ıssızlığın ortasında hayatta kalabilmek için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Açlık, soğuk ve vahşi hayvanlara bir de Lilac’ın duyduğu fısıltılar eklenince birbirlerine güvenmekten başka çareleri kalmaz. Ne var ki çok geçmeden, onları birbirlerinin kollarına iten bu trajediden büyük bir aşk doğar. Artık kurtulup kendi gezegenlerinde bir ömür ayrı kalmaktansa düştükleri bu ıssız gezegende birlikte olmayı tercih ederler.
Ama her adımda onları takip eden gizemli fısıltıların ardındaki gerçeği öğrenmeleriyle her şey bir anda değişir. Lilac ile Tarver o gezegenden ayrılsalar bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Nefes kesen bilim kurgu üçlemesinin ilk kitabı, Benim Uzak Yıldızım, zaman ve mekân tanımayan sonsuz bir aşkın hikâyesi…






Orjinal isim:
 Can You Keep a Secret? 

Tür: Romantik
Sayfa Sayısı: 440
Yayınevi: Artemis

Şişşşt! Sakın kimse duymasın!

** TANITIM **


Annemden sakladığım sırlar 
Bekaretimi annemle babam alt katta Ben Hur izlerken, misafir yatak odasında Danny Nussbauma bahşettim. 

Erkek arkadaşımdan sakladıklarım,
Kırk bedenim. Connor'ın sandığı gibi otuz altı değil.
Ayrıca Connor'ın gereğinden fazla yakışıklı olduğunu düşünüyorum. Kendisini hep Kene benzetmişimdir. 
Hani şu Barbie ve Kendeki Kene.

İş arkadaşlarımdan sakladıklarım,
İş arkadaşım Artemis beni cidden sinir ettiğinde, yani hemen hemen her gün, masasındaki saksı çiçeğini portakal suyumla besliyorum. Fotokopi makinesini de bozan bendim. İşin aslı, bozulan ne varsa marifet benim! 
Hiç kimseyle paylaşmayacağım sırlar… 
Tanga popomu ısırıyor. CVmdeki matematik notum gerçeği yansıtmıyor. 
NATOnun açılımını bilmiyorum. Hatta ne işe yaradığını da! 
Bunlar benim sırlarımdı. Ta ki hepsini uçakta bir yabancıya yumurtlayana kadar. En azından o sırada yabancı olduğunu sanıyordum!




** YORUM **



İlk yorumuma neşeli bir kitap ile başlamak istediğimde aklıma gelen ilk yazar Sophie Kinsella'di. Kitap seçerken kapak konusunda çok titiz davrandığım oluyor. Yazımı kadar, kapak seçimleri de oldukça başarılı. Elime aldığımda okumadan içimi kıpır kıpır yapan süslü kapağı, içindeki renkli sayfası, yazarın kendini anlattığı keyifli açıklama kısmı ve arka kapakta, yüzümü güldüren sakladığı sırları yazması... Gerçekten insanları çeken bir kitap.



Her şey korkusu olmasına rağmen uçağa binen Emma'nın, türbülansa giren uçakta yanındaki yabancıya korkuyla sığınıp tüm sırlarını anlatmasıyla başlıyor. Kitaptaki her karakteri çok sevdim. Emma kesinlikle içimizden biri. Romantik komedi okurken insanların içten olması benim için önemli. Anlattığı komik sırların ardından bir daha o adamı göreceğini ummazken hiç beklemediği bir anda uçaktaki yabancıyla karşılaşması kitabı daha komik bir hale getiriyor. 



Kitabın başlangıcında ve arka kapakta saydığı sırları okuduğumda çok komik bulmuştum. Daha ilk sayfasından, cümlelerinden keyif almış olmam, romantik komedi, çik-lit dediğimiz diğer okuduğum kitaplardan bir adım ileride tutmamı sağlıyor bu kitabı. Aile sorunları olduğu sayfaları bile yüzümde bir gülümsemeyle okudum. Zaten ben karakterlerin komik ve sorunlu aile üyelerini okumayı çok severim.



Erkek karakter Jack içinde bir şeyler söylemem gerekirse biraz sönük kaldığını düşünüyorum. Uçak sahnesinde sırlarını anlattığı andan beri sürekli bu sırları Emma'nın yüzüne vurabilecek, baş belası bir erkek bekliyordum. Belki de kendimi böyle olacağına çok inandırdığım için biraz, çok az hayalkırıklığı yaşadım. Ama benim için biraz fazla romantik bir erkek oldu. 



Bu kitaba puanım 4!